Doğada kendiliğinden yetişen bazı bitkilerin toprak altındaki altın parçacıklarını emerek damar sistemleri boyunca taşıdığını ve bu madeni hücrelerinde depoladığını belirledi. Laboratuvar analizleriyle kanıtlanan bu süreç, biyolojik bir maden toplama operasyonu olarak nitelendiriliyor.
ALTIN ARTIK YERDE DEĞİL GÖKTE
Okaliptüs ve hardal bitkileri üzerinde yoğunlaşan çalışmalar, bu bitkilerin toprakta çok düşük yoğunlukta bulunan altını mikroskobik düzeyde de olsa bünyesinde tutabildiğini gösterdi. Bitki, topraktaki altını köklerinden çekerek en uç noktadaki yapraklarına kadar ulaştırıyor. Bu durum, toprağın derinliklerindeki maden yataklarının yerini tespit etmek için de doğal bir işaretçi görevi görüyor.

FİTOMADENCİLİK SÜRECİ NASIL İŞLİYOR
Geleceğin teknolojisi olarak görülen fitomadencilik sayesinde değerli metaller artık bitkiler vasıtasıyla hasat ediliyor. Bu yöntemde topraktaki altın, özel çözücülerin yardımıyla bitki tarafından emilebilir forma getiriliyor ve ardından bitkinin damar sistemi aracılığıyla gövdeye taşınıyor. Altın parçacıkları, bitkinin dokularında laboratuvar düzeyinde tespit edilebilecek şekilde birikerek depolanıyor.
MADEN ATIKLARI SERVETE DÖNÜŞECEK
Bu keşfin temel amacı sadece altın elde etmek değil, aynı zamanda maden atıklarıyla kirlenmiş arazileri temizlemek olarak öne çıkıyor. Fitomadencilik sayesinde doğaya zarar veren atık alanlarındaki değerli metaller bitkiler yoluyla toplanarak geri kazanılacak. Uzmanlar, bu yöntemin geleneksel madenciliği tamamlayan, çevre dostu ve sürdürülebilir bir model olarak gelecekte yaygınlaşacağını öngörüyor.



