Antalya’nın simgelerinden biri olan turunç, bu kez yalnızca bir meyve değil; kadın emeğiyle büyüyen bir dayanışma hikâyesinin merkezinde yer aldı. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin kadın istihdamını ve yerel üretimi destekleyen çalışmaları, Konyaaltı’ndan Korkuteli’ne uzanan anlamlı bir sürece dönüştü. Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Büşra Özdemir’in bizzat turunç toplayarak kadın üreticilere destek vermesi, hem üreticiler hem de yerel değerler açısından dikkat çekti. Toplanan turunçlar, kadın kooperatiflerinin elinde geleneksel yöntemlerle işlenerek katkısız reçellere dönüşüyor. Bu süreç, Antalya’da yerel ürünlerin sahiplenilmesi ve kadınların üretim gücünün görünür kılınması açısından önemli bir örnek oluşturuyor.
Kadın emeğiyle toplanan turunçlar üretime dönüşüyor
Konyaaltı Gürsu Mahallesi’nde gerçekleştirilen turunç toplama etkinliği, sembolik olduğu kadar güçlü bir mesaj da taşıdı. Başkan Vekili Büşra Özdemir’in ağaca çıkarak turunç toplaması, kadın emeğine verilen desteğin sahadaki karşılığı olarak değerlendirildi. Özdemir, turunçların Antalya’nın simgesi olduğunu vurgulayarak, bu değerin kadınların emeğiyle korunup geleceğe taşınması gerektiğini dile getirdi.
Toplanan turunçlar, Korkuteli’nde faaliyet gösteren kadın kooperatiflerine teslim ediliyor. Burada üretim, tamamen geleneksel yöntemlerle ve kadınların bilgi birikimiyle yapılıyor. Sürecin her aşamasında kadınlar aktif rol alırken, üretim yalnızca ekonomik bir kazanç değil; aynı zamanda dayanışma ve özgüven kaynağına dönüşüyor. Kadınlar için bu üretim süreci, kendi ayakları üzerinde durabildikleri somut bir başarı hikâyesi anlamı taşıyor.
Doğal yöntemlerle hazırlanan turunç reçelleri
Kadın kooperatiflerinde turunç reçelinin yapımı zahmetli ama bir o kadar da özen isteyen aşamalardan geçiyor. Önce turunçlar iyice yıkanıyor, ardından kabukları rendeleniyor. Dilimlenen kabuklar ipe asılarak acısının çıkması için dinlendiriliyor. Sonrasında kaynatma, haşlama ve süzme işlemleri titizlikle uygulanıyor.
Hiçbir katkı maddesi kullanılmadan hazırlanan reçeller, cam kavanozlara doldurularak satışa hazır hale getiriliyor. Antalya’nın simgesi olan turunç, bu sayede hem doğal lezzetini koruyor hem de kadın emeğiyle katma değer kazanıyor. Reçeller, yerel pazarlarda ve kooperatif satış noktalarında tüketiciyle buluşurken, daha geniş kitlelere ulaşması için de çalışmalar sürdürülüyor. Bu üretim modeli, geleneksel lezzetlerin unutulmamasına katkı sağlıyor.
Büyükşehir Belediyesi’nin desteği kadınları güçlendiriyor
7 Renk Kadınları Sosyal Dayanışma Üretim ve İşletme Kooperatifi Başkanı Ayten İnce, yaklaşık üç yıldır Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin turunç toplama etkinliğini geleneksel hale getirmesinden memnuniyet duyduklarını ifade etti. İnce, “Büyükşehir arkamızda olduğu sürece kadınlar olarak çok güçlüyüz” sözleriyle verilen desteğin önemini vurguladı.
Antalya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi’ne bağlı üretim tesislerinde kadın kooperatiflerine yalnızca yer tahsis edilmekle kalınmıyor; elektrik, su, teknik ve lojistik destek de sağlanıyor. Ayrıca festival ve organizasyonlarda ücretsiz stant imkânı sunularak kadınların ürünlerini doğrudan tüketiciyle buluşturması destekleniyor. Tesiste üç farklı kadın kooperatifi, üç ayrı alanda üretim yaparken, üretilen ürünler yine aynı noktada satışa sunuluyor. Bu yapı, kadınların sürdürülebilir bir gelir elde etmesine olanak tanıyor.
Anne eli değen tatlar sofralarda yerini alıyor
Korkuteli Kadın Kooperatifleri Üretim ve Satış Alanı’nı ziyaret eden vatandaşlar, özellikle turunç reçeline yoğun ilgi gösteriyor. Alışveriş yapan Nurten Yurtlu, bu lezzetin çocukluğunu hatırlattığını belirterek, “Rahmetli annemin yaptığı tadı burada buldum. O yüzden buranın müdavimi olduk” sözleriyle memnuniyetini dile getirdi.
Tesisi yeni keşfeden Kamile Özlü ise ürünlerin çevre çiftçilerden temin edilip hijyenik koşullarda işlendiğine dikkat çekerek, yerel üreticiye verilen desteğin önemine vurgu yaptı. Pazar kahvaltısı yapma imkânı sunan tesis, yalnızca bir satış noktası değil, aynı zamanda sosyal bir buluşma alanı olarak da öne çıkıyor.
Konyaaltı’ndan Korkuteli’ne uzanan bu hikâye, Antalya’nın turunçlarını sofralara taşırken, kadın emeğinin yerel kalkınmadaki gücünü bir kez daha gözler önüne seriyor.




