Otizm Spektrum Bozukluğu’nda erken tanı ve doğru eğitim, çocuğun tüm yaşamını etkileyebilecek kadar belirleyici bir rol oynuyor. Uzmanlar, özellikle yaşamın ilk iki yılında ebeveynlerin çocuklarını dikkatle gözlemlemesinin hayati önem taşıdığını vurguluyor. Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Nörolojisi Bölümü’nden Uzm. Dr. Filiz Mıhçı, Sağlık Bakanlığı’nın Otizm Eylem Planı kapsamında düzenlenen Otizm Farkındalık Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamalarda, ailelerin kendilerine sorması gereken bazı temel sorular olduğuna dikkat çekiyor. Mıhçı’ya göre bu sorulara verilecek yanıtlar, olası bir gecikmenin önüne geçebilir. Çünkü birkaç aylık gecikme bile, çocuğun gelişim sürecinde telafisi zor sonuçlara yol açabiliyor.

Otizmde erken tanı neden bu kadar önemli?

Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalara göre her 36 çocuktan biri Otizm Spektrum Bozukluğu tanısı alıyor. Erkek çocuklarda görülme sıklığı kızlara oranla daha yüksek olan otizm, bir hastalık değil; farklı bir nörogelişimsel durum olarak tanımlanıyor. Uzm. Dr. Filiz Mıhçı, erken tanının çocukların gelişimi üzerindeki etkisine dikkat çekerek, ideal olarak 18-24 ay arasında tanı alan ve yoğun eğitim programlarına katılan çocukların yarısından fazlasında belirgin ilerleme sağlanabildiğini belirtiyor.

Özellikle 2 yaş civarında haftada 25-40 saatlik özel eğitim ve davranışsal terapi alan çocukların, ilerleyen yıllarda akranlarıyla aynı eğitim ortamlarına katılabilme ihtimali ciddi oranda artıyor. Buna karşın tanının ve eğitimin 4-5 yaş sonrasına kalması, bu ihtimali oldukça düşürüyor. Bu nedenle erken tanı, otizmli bir çocuğun geleceğini kökten değiştirebilecek bir adım olarak görülüyor.

Herkes Öldü Sandı Ama Gerçek Çok Başka Çıktı! Tam 7. Kez...
Herkes Öldü Sandı Ama Gerçek Çok Başka Çıktı! Tam 7. Kez...
İçeriği Görüntüle

Otizmi yönetmek ekip çalışması gerektiriyor

Otizm Spektrum Bozukluğu’nun genellikle yaşamın ilk üç yılında belirtiler verdiğini belirten Uzm. Dr. Mıhçı, doğru yaklaşımla bu sürecin yönetilebileceğini vurguluyor. Tanı sürecinde çocuk nörolojisi uzmanı tarafından ayrıntılı bir gelişimsel değerlendirme yapılması, eşlik edebilecek nörolojik durumların taranması ve ailelerin doğru eğitim programlarına yönlendirilmesi büyük önem taşıyor.

Mıhçı’ya göre otizm, “farklı bir beyin kablolaması” olarak düşünülebilir. Özellikle 1-4 yaş aralığı, beynin öğrenmeye ve değişime en açık olduğu dönem olarak öne çıkıyor. Bu dönemde uygulanan yoğun ve doğru eğitimle birçok çocukta göz teması kurma, konuşma, sosyal etkileşim ve günlük becerilerde belirgin ilerleme sağlanabiliyor. Ancak bu sürecin başarısı, doktorlar, özel eğitimciler, konuşma terapistleri ve ailelerin birlikte hareket etmesine bağlı.

Çocuğunuz için kendinize sormanız gereken 6 soru

Uzm. Dr. Filiz Mıhçı, ebeveynlerin çocuklarını gözlemlerken dikkat etmesi gereken bazı temel davranışlar olduğunu söylüyor. Ailelerin aşağıdaki sorulardan ikisine veya daha fazlasına “hayır” yanıtı vermesi durumunda vakit kaybetmeden bir uzmana başvurması öneriliyor:

  • 12 aylıkken gülümsediğinizde size gülümsüyor mu?
  • İsmini söylediğinizde dönüp bakıyor mu?
  • Parmağınızla bir yeri gösterdiğinizde o da o yöne bakıyor mu?
  • 18 aylıkken en az 6-10 kelime söylüyor mu?
  • Oyuncaklarla amacına uygun şekilde oynuyor mu?
  • Sürekli parmak ucunda yürüme ya da tekrarlayan beden hareketleri yapıyor mu?

Bu sorular, tanı koymak için değil; farkındalık oluşturmak ve olası riskleri erken fark edebilmek için önem taşıyor. Çünkü erken fark edilen her belirti, çocuğun alacağı desteği zamanında başlatma şansı sunuyor.

Tedavi, çocuğun ihtiyaçlarına göre planlanıyor

Otizmde uygulanan tedavi yaklaşımları, çocuğun bireysel ihtiyaçlarına ve yeteneklerine göre şekilleniyor. Küçük yaşlarda başlanan yoğun özel eğitim ve davranış terapileri, çocukların kendine bakım, sosyal uyum ve iletişim becerilerini geliştirmesine katkı sağlıyor. Uzm. Dr. Mıhçı, bu sürecin uzun soluklu olduğunu ve aile desteğinin vazgeçilmez bir parça olduğunu belirtiyor.

Tedavi sürecinde özel eğitimciler, çocuk psikiyatrları, çocuk nörologları ve konuşma terapistleri birlikte çalışıyor. İlaç tedavileri ise otizmin kendisini değil, eşlik eden dikkat, uyku veya davranış sorunlarını azaltmaya yönelik olarak kullanılıyor. Uzmanlara göre erken tanı, doğru eğitim ve güçlü bir ekip çalışmasıyla birçok çocukta yaşam kalitesi belirgin şekilde artırılabiliyor.

Kaynak: İHA