Mersin

Mersinlilerin bile bilmediği hazine: Modern yolun ortadan böldüğü kent

Elaiussa Sebaste Antik Kenti, Mersin’in Erdemli ilçesinde yer alan ve Roma döneminin izlerini taşıyan eşsiz bir liman yerleşimi olarak dikkat çekiyor.

Mersin’in Erdemli ilçesine bağlı Ayaş beldesinde yer alan Elaiussa Sebaste Antik Kenti, Kilikya bölgesinin en etkileyici liman yerleşimlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Antik kaynaklarda adını hem zeytinyağı üretiminden hem de Roma İmparatoru Augustus’a ithafen aldığı unvandan alan kent, Akdeniz’in ticaret ağında uzun yıllar boyunca kilit bir rol üstlenmiş. Dar bir kıstak üzerine kurulu olması, onu diğer antik liman kentlerinden ayırıyor. Kentin kalıntılarına bakıldığında, döneminin ticaret, mimari ve su mühendisliği birikimini bugüne taşıyan bir yapı bütünü görülüyor. Özellikle Roma döneminde hızla gelişen yerleşim, Bizans döneminde de önemini korumuş ancak çeşitli akınlar, doğal afetler ve limanın zamanla dolması sonucunda 7. yüzyıldan sonra terk edilmiş. Bugün ziyaretçilerine, zamana direnmiş bir kentin sessiz ama etkileyici hikâyesini sunuyor.

Roma Döneminin Ticaret Üssü: Zeytinyağı ve Amfora İzleri

Roma döneminde Elaiussa Sebaste’nin yükselişinde, kentin stratejik konumu kadar zeytinyağı ve şarap ticareti belirleyici olmuştu. Gün yüzüne çıkarılan çok sayıdaki amfora parçası, burada üretilen ürünlerin Akdeniz’in farklı limanlarına taşındığını açıkça gösteriyor. Bölgenin zeytinliklerle çevrili olması, kentin “Elaiussa” adını almasına neden olmuş; bu da zeytinyağının ekonomi için ne kadar kritik olduğunu anlatıyor. Kentin Augustus tarafından Kapadokya Kralı Arkhelaos’a hediye edilmesi ise dönemin siyasi ilişkilerinde Elaiussa Sebaste’nin nasıl stratejik bir yere sahip olduğunu gözler önüne seriyor. Bu dönemde hızla büyüyen kent, “metropolis” unvanı alacak kadar da önem kazanmış. Kazılarda ortaya çıkan kalıntılar, ticaretin nasıl organize edildiğine ve yerleşimdeki ekonomik canlılığa dair güçlü bir tablo sunuyor.

Karayoluyla İkiye Bölünen Benzersiz Antik Kent

Bugün Elaiussa Sebaste’nin en dikkat çeken özelliklerinden biri, modern Mersin–Antalya Karayolu’nun kenti tam ortadan ikiye bölmesi. Bu durum, ziyaretçilere alışılmadık bir deneyim sunuyor. Yolun kuzey tarafında tiyatro, geniş bir nekropol ve anıt mezarlar yer alırken, güney tarafında ise liman ve agora kalıntıları karşılıyor. Kentin bu iki farklı bölümünü aynı anda görebilmek, antik yerleşimin planlamasına ve günlük yaşama dair önemli ipuçları veriyor. Nekropol alanındaki mezar çeşitliliği, Kilikya’nın en zengin gömü mimarisini barındırdığını kanıtlar nitelikte. Ziyaretçiler, modern yolun getirdiği hareketlilik ile antik kentin sessiz atmosferi arasında farklı bir zaman yolculuğu deneyimliyor.

Sualtı Arkeolojisiyle Buluşan Batık Liman

Elaiussa Sebaste’nin liman kalıntılarının bir bölümü günümüzde su altında. Bu durum, kenti yalnızca karada değil, denizin altında da keşfedilecek bir açık hava müzesine dönüştürüyor. Antik limanın kısmen batmış yapısı, hem sualtı arkeologlarını hem de dalış meraklılarını bölgeye çekiyor. Su altında görülebilen liman hatları ve taş bloklar, Roma döneminin denizcilik faaliyetlerine dair önemli bilgiler sunuyor. Limanın zamanla kumla dolması ise kentin ticari rolünün zayıflamasına yol açan etkenler arasında. Yine de bugün, bölgeyi ziyaret edenler için benzersiz bir tarih ve deniz birleşimi olarak varlığını sürdürüyor.

Antik Su Mühendisliğinin İzleri: Su Kemerleri ve Kaya Galerileri

Kentin çevresinde görülebilen su kemerleri ve kaya oyma galerileri, Roma mühendisliğinin bölgede ne kadar gelişmiş olduğunu gösteriyor. Lamas Vadisi’nden getirilen suyun kente ulaştırılma biçimi, dönemin teknik bilgisini ve uygulama becerisini ortaya koyuyor. Bu yapıların bir kısmı günümüze kadar sağlam şekilde ulaşmış durumda. Kentin ticari hayatının canlı kalabilmesi için suyun ne kadar stratejik bir öneme sahip olduğu da bu yapılardan anlaşılıyor. Günümüzde araştırmacılar, su yollarının uzandığı güzergâhı takip ederek kentin genişliğini ve gelişim dönemlerini daha net biçimde ortaya koyuyor.