Osmaniye’nin simgesi haline gelen ve kentin dört bir yanındaki cadde ile sokakları süsleyen narenciye ağaçları, kış mevsiminin gelmesiyle birlikte turuncunun en güzel tonlarına büründü. Ancak bu ağaçlar sadece görselliğiyle değil, kentin köklü paylaşma kültürüyle de dikkat çekiyor.
Şehrin Her Köşesinde Bir Bereket Var
Osmaniye’nin iklim avantajıyla sokak aralarında kendiliğinden yetişen ya da belediye ve vatandaşlar tarafından dikilen narenciye ağaçları, bu yıl da meyvelerini cömertçe sundu. Dalları meyve ağırlığından yere sarkan ağaçlar, kentin estetiğine katkı sağlarken aynı zamanda mahalle sakinleri için doğal birer vitamin deposu haline geldi.
"İhtiyacın Kadar Al" Kültürü Yaşatılıyor
Osmaniye halkının yıllardır süregelen sessiz bir geleneği, bu sokaklarda hala canlılığını koruyor. Sokaklardaki ağaçlarda yetişen mandalina ve portakallar, özellikle ihtiyaç sahibi vatandaşlar tarafından "ihtiyaç duyulduğu kadar" toplanıyor. Mahalle sakinleri, bu durumun hem israfı önlediğini hem de toplumsal dayanışmayı güçlendirdiğini ifade ediyor.
Sofralara Doğal Destek
Ekonomik olarak zorluk yaşayan vatandaşlar için bu ağaçlar, mutfak masraflarına küçük ama anlamlı bir katkı sağlıyor. Herhangi bir engel veya yasaklama olmaksızın, dalından taze taze toplanan meyveler, Osmaniye’nin yardımsever kimliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Vatandaşlar, "Ağaçlar bizim ortak malımız, ihtiyacı olanın alması bizi ancak mutlu eder" diyerek bu geleneğe sahip çıkıyor.
Hem Estetik Hem Sosyal Sorumluluk
Osmaniye sokaklarında yürürken her an bir narenciye kokusuyla karşılaşmak mümkün. Hasret Gazetesi olarak yerinde gözlemlediğimiz bu manzara, insanlığın ve paylaşmanın hala en büyük zenginlik olduğunun göstergesi.