Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde kış ayları, tarımın en zahmetli dönemlerinden birine sahne oluyor. Turp hasadının başlamasıyla birlikte özellikle kadınlar için yoğun ve zorlu bir mesai süreci yaşanıyor. Tarlalardan traktör römorklarıyla getirilen turplar, soğuk havaya aldırış edilmeden tek tek yıkanıyor, ayıklanıyor ve torbalanıyor. Savrun Çayı’nın buz gibi suyunda saatler süren bu emek, Türkiye’nin dört bir yanındaki sofralara uzanan bir yolculuğun ilk adımını oluşturuyor. Sabahın erken saatlerinde başlayan çalışma temposu, hem aile bütçesine katkı sağlıyor hem de tarımsal üretimin görünmeyen yükünü omuzlayan kadın emeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Kadirli’de Turp Hasadıyla Yoğun Mesai
Kadirli Ovası’nda yetişen turplar, hasatla birlikte hızlıca işlenmek zorunda. Bu noktada devreye giren kadın işçiler, günün ilk ışıklarıyla birlikte çalışma alanlarında yerini alıyor. Tarladan gelen turplar önce römorklardan dökülüyor, ardından hortumlarla ve Savrun Çayı’nın soğuk suyunda yıkanıyor. Özellikle kış aylarında suyun içinde çalışmak fiziksel olarak zorlayıcı olsa da işin aksamasına izin verilmiyor.
Kadınlar, yıkama işleminin ardından turpları boyutlarına göre ayırıyor ve torbalıyor. Bu süreçte hız kadar özen de büyük önem taşıyor. Çünkü buradan çıkan ürünler doğrudan pazarlara, hallere ve marketlere gidiyor. Kadirli’de turp mesaisi, tarımın sadece tarlada değil, tarladan sonra da devam eden bir emek zinciri olduğunu net biçimde ortaya koyuyor.
Soğuk Suda Çalışan Kadınların Emeği
Turp işinde çalışan kadınlar için en büyük zorluk, saatlerce soğuk suyun içinde çalışmak. Buna rağmen birçok kadın bu işi yıllardır yaptığını ve artık alıştığını söylüyor. İşe yeni başlayanlar için ilk günlerin oldukça zor geçtiği belirtilirken, zamanla hem tempoya hem de şartlara uyum sağlanıyor.
Kadınlardan Feride Kocaman, mesainin erken başladığını anlatarak, “Sabah 7.30-8 gibi başlıyoruz. Suyun içinde çalışıyoruz ama alışkın olduğumuz için bize zor gelmiyor. Kamyon ne zaman dolarsa işimiz o zaman bitiyor” sözleriyle çalışma düzenini özetliyor. Bu emek, sadece günlük kazanç anlamına gelmiyor. Aynı zamanda kadınların üretimde aktif rol almasını, kendi ayakları üzerinde durmasını da sağlıyor.
Tarladan Sofraya Uzanan Turpun Yolculuğu
Kadirli’de yıkanan ve torbalanan turplar, Türkiye’nin pek çok şehrine gönderiliyor. İstanbul’dan Ankara’ya, Adana’dan Diyarbakır’a kadar geniş bir dağıtım ağı bulunuyor. Kadınlar, kendi emekleriyle hazırladıkları ürünlerin farklı şehirlerde tüketildiğini bilmenin ayrı bir mutluluğunu yaşıyor.
Turpun sadece ekonomik değil, besin değeri açısından da önemli olduğuna dikkat çeken işçiler, bu ürünü evlerinde de sıkça tükettiklerini söylüyor. “Biz de evde limonla, pul biberle yeriz, çok şifalı” diyen kadınlar, turpun sofralardaki yerini de hatırlatıyor. Kadirli’deki bu yoğun mesai, bir sebzenin arkasında ne kadar büyük bir emek olduğunu bir kez daha gösteriyor.