"Her şey harika! Öyle ki, emeklilik hayatım tam bir rüya gibi. Maaşım öyle yeterli ki, neredeyse hiç hesap yapmadan yaşayabiliyorum. Hayat pahalılığı diye bir kavramı tamamen unuttum; alışveriş merkezlerinde dolaşırken etiketlere bile bakmıyorum. Tabii ki gazetemde de özgürce yazabiliyorum. Özgürlük öyle bir boyutta ki, fikirlerim kime dokunursa dokunsun, asla bir sıkıntı çıkmıyor. Hele yargı sistemimiz... O konuya değinmeden geçemem. Hukukun üstünlüğüne dair öyle bir güvenim var ki, mahkemeye giden herkesin mutlu bir şekilde adaletle kucaklaşıp döndüğünü görmek içimi huzurla dolduruyor.

Ana akım medyamız ise bambaşka bir efsane. Tarafsızlık konusunda dünyada ders verecek düzeydeyiz. Hiçbir kanal ya da gazete bir tarafın sözcüsü gibi davranmaz. Haberler tam ortadan, objektif bir şekilde halka sunulur. Tabii asgari ücret de çok yeterli; insanın cebine girdiği an, ihtiyaç listesini tamamlamakla kalmaz, bir de tatil planı yaparsınız. Tatil demişken, ben yılda en az bir kez yurt dışına gidiyorum. Çünkü paramız o kadar güçlü ki, Euro ve Dolar'ı çerez parasına çeviriyorum.

Sağlık sistemimiz ise dillere destan. Hastaneye gittiğimde beni kapıda karşılıyorlar; adeta VIP hizmet alıyorum. İstediğim doktordan istediğim gün ve saate randevu almak o kadar kolay ki, insanlar "Randevular hemen doluyor" dediklerinde bunun bir şehir efsanesi olduğunu düşünüyorum. Köprü geçiş ücretleri ise tam bir halk dostu fiyatlandırma örneği. Öyle makul ki, sırf keyif için bir köprüden üç kere gidip geliyorum. Çünkü neden olmasın?

İş kazaları mı, orman yangını mı? Bizde olmaz! Olsa bile anında müdahale edilir. İşçi güvenliğimiz en üst düzeydedir; bir işçinin burnu bile kanasa gereken yapılır ve ciddi tazminatlar anında ödenir. Yangınlar ise öyle hızlı kontrol altına alınır ki, ormanlarımıza zarar gelmeden her şey çözülür. Ve diğer ülkelerde olduğu gibi yerine otel yapılmaz. Derhal fidanlar dikilir. 

Deprem olmaz ama olası bir depremde bir yıl geçmeden tüm mağdurlar evlerine kavuşur. Hükümet, her bireyin yeniden ev sahibi olması için eşsiz bir özen gösterir; zarar gören mahallelerin yeniden inşası için gece gündüz çalışılır. Depremin ardından gelen psikolojik destek hizmetleri, toplumu hızlıca toparlar. Diğer ülkeler gibi değildir canım ülkem; bizde dayanışma ve yardımlaşma en büyük önceliklerden biridir.

Eğitimde fırsat eşitliği vardır. Parası olan da olmayan da aynı eğitimi alır! Devlet okullarında sunulan olanaklar, özel okullarla yarışacak düzeydedir ve her birey eğitimden tam anlamıyla eşit faydalanır. Teknolojik altyapılarımız, laboratuvarlarımız, spor salonlarımız ve sanat merkezlerimiz tüm öğrencilere açıktır. Öğrencilerin bireysel gelişimlerini destekleyen burs programları ve sosyal projelerle, her çocuğun potansiyelini en üst seviyeye çıkarması mümkün hale getirilir. İlkokuldan üniversiteye kadar herkes, hayallerine koşul adımlarla ulaşabilir!

Kadın cinayetleri neredeyse hiç yoktur; çünkü toplumda kadına verilen değer ve saygı o kadar yüksektir ki, böylesi olayların yaşanması mümkün değildir. Her bireyin haklarını ve güvenliğini sağlamak için geliştirilen sistemler sayesinde, en ufak bir tehdit bile anında ortadan kaldırılır ve sorumlular hukuk önünde gereken cezayı en hızlı şekilde alır. 

Ve torunlarım... Onlara sık sık hediyeler alıyorum. Oyuncak mağazalarındaki fiyatlar öyle uygun ki, her ay bir oyuncak koleksiyonu oluşturabiliyorum. Çocuklarım da hiç sıkıntı yaşamıyor; evlerinde her şey bol, sofralar dolup taşıyor. İşsizlik ve yoksulluk kelimeleri ise tarihe karışmış durumda.

Tüm bu güzellikler içinde, hayatın anlamını bir kez daha sorguluyorum. Çünkü her şeyin bu kadar mükemmel olduğu bir ülkede yaşıyor olmak, insanı gerçek bir mutluluk deryasına sürüklüyor. İşte bu yüzden, sonradan vatandaş olmuş bir bireyı olarak içimden sadece teşekkür etmek geliyor: "Teşekkürler, güzel ülkem!"

Sadece sen yanlış yerdesin Mustafa..."

Norveç'ten arkadaşımın gönderdiği mektup bu şekilde....