1936 yılı kasım ayında Atatürkün önersiyle bir kültür devrimi gerçekleştirilmiştir. Bu kültür devriminin yapıldığı coğrafya, gerekçeleriyle Çukurova , özellikle Osmaniye ve Çardak köyü olmuştur. Bu köy bizim Anadolu Halk Bilim Kültür Akademisi'nin bulunduğu coğrafyadır. Bu kültür devrimi Atatürk öldükten sonra unutulmuş hatta unutturulmuştur. Bu kültür devriminin ( kültür kongresinin ) yapıldığı tarihten tam 68 yıl sonra , 2. şiir – müzik – kültür kurultayı 2004 yılında aynı köyde yapılmıştır.

Yazımıza bir tarihi durumu hatırlatarak başlayalım :

( * )Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra en önemli olan ve ilk kez İzmirde 1923 yılında bir İktisat Kongresi yapılmıştır. Öyle ya devlet olmanın ön koşulu ekonominin şeklini , biçimini belirlemektir.

( ** ) 1927 yılında Kastamonuda , kılık kıyafet ve şapka devrimi gerçekleştirilmiştir.

( *** ) 1928 yılında Ankarada , okuma – yazma ve eğitim devrimi gerçekleştirilmiştir.

( **** ) 1936 da Osmaniyede ( Çardak – Ulaşlı ) da kültür kurultayı – kültür devrimi gerçekleştirilmiştir.

Bela Bartok (1)Kültür devrimin yapılması konusunda Atatürkün esinlendiği an ve olay :

1934 yılında Atatürk İstanbulda, Sarayburnu meydanında bir yaz günü sahnede bir kültür gösterisi seyrediyor. Proğramın konukları Mısır Devleti kültür gurubu . Orada ki Mısır halk müziği ekibini dinleyen Atatürk , o an etrafında kilere diyor ki; bizim bir Türk müziği ekibimiz yok mu ? Yok efendim diyorlar, ancak Alibeyköy de bir musiki derneği var , onların halk müziği gurubu da var diyorlar. Atatürk , getirin diyor. Gidiyorlar, gece insanlar yatmış, uyumuş; alıp getiriyorlar. Atatürk dinliyor bunları . Müzisyenlerin müzik çalgıları ilginç, kıyafetleri dağınık, özelliklede söyledikleri halk müziğine pek benzemiyor.

Atatürk 1934’te müzik devrimi yapmak istedi. Türkiye’yi çağdaş uygarlık seviyesine çıkarmak için sadece devlet idaresinde ve sosyal hayatta devrim yapılması ona yetmiyordu. Kültür konularında da çağdaş uygarlık seviyesine ulaşılmasını istiyordu. ( Soner Yalçın . 14 .11.2011 Oda tv. )

Atatürk aynı yıl mecliste yaptığı konuşmada bu duruma değiniyor :

--- Her sözün başında halk diyoruz, halkın malı, halk partisi, halk kültürü vb. Bir kültür kurultayı , kültür devrimi yapmanın zamanı geldide geçiyorda....

O zamanlar ülkede bir kültür bakanlığı yok. Milli eğitim bakanlığı içerisinde bir kültür masası var. Ancak ülkede çok aktif olarak çalışan bir Halk Evi var ki en değme kültür bakanlığı gibi çalışıyor.

Bir kültür kurultayını yönetmek üzere, Halk evleri , Adana müze müdürü Ali Rıza Yalgın ( Yalman ), Adnan Saygun , Necip Kazım Akses, Ulvi Cemal Erkin vb kişi ve kurumlar üstleniyor.

Bela Bartok (2)

Bu kültür kurultayının en önemli aktörlerinden birisi Macar müzik ve halk bilim insanı Bela Bartok tur. Bela Bartok bu sürece dahil olur, adeta planlar.

Bilindiği gibi ülkede bir çok bölge belirlenerek halk kültürü derlenir. Bu bölgelerden en etken olanı Çukurova , Doğu Çukurova, yani Osmaniye bölgesidir. Bu kültür kurultayı için kimi yerlerde çalışmalar yapılırsada Osmaniyenin Çardak köyünde ki ilköğretim okulu seçilir.

Bir kültür kurultayı için Osmaniye bölgesi neden seçilir ?

--- Bu bölge Doğu Çukurova ( Osmaniye ve etrafı ) Osmanlılara 1867 ye kadar hiç ama hiç teslim olmadığı için ( * ) kültürel yapıları bozulmamıştır, ya da az bozulmuştur. Bu durum bu kurultayın tartışıldığı meclis notlarında da böyle belirleniyor. Ayrıca sonra ki yıllarda ülkemizin dört üniversite konservatuarı bir panel yapmıştı bu konuda, onlarda kurultay için bu seçim bilinçli ve doğru seçilmiştir , diyor. ( * * )

Bu kurultay için en sağlıklı bilgiler , kurulyatın en önemli planlayıcısı ve aktörü Macar müzik ve halk bilim insanı Bela Bartok tur. Bela Bartok , Pavel yayınlarından basılan , Anadoludan Türk Halk Musikisi adlı kitap bu konuda en önemli belgedir. ( * * * )

Bela Bartok'un , bu kurultayda rastadığı en önemli unsur şudur : Başta Macar müziği ve öteki Balkan halkları müzikleriyle Anadolu Türklüğü müziğinin arasında ki benzerliğe şaşırmıştır. Bela Bartok şöyle diyor: Bu Doğu Çukurovada ki müzik ile başta Macar müziği olmak üzere Doğu Avrupada ki müzikler arasında ki ilişki Osmanlı – Balkan ilişkisinden kaynaklanamaz. Bu benzerlik Anadolu Türlüğününde , Macar toplumlarının da 1500 yıl önceden Asyada ki kök ilişkilerinden kaynaklanıyor, diyor ve bir müzik bilimci olarak bunu ispatlıyor.

1936 yılı bu kültür kurultayı öylesine önemliydi ki Osmaniye bu durumu pekiştirmiş, belgelemiştir. Bela Bartok Osmaniyenin fahri hemşerisidir. B. Bartokun doğduğu Macaristan kenti ile Osmaniye kardeş kent olmuştur. Bela Bartok ve Osmaniye ilişkisi şöyle pekiştirilmiştir.

' Béla Bartók (1881-1945) sadece mükemmel bir besteci ve müzisyen değil, aynı zamanda Macar halk müziği tarihini inceleyen çok önemli bir araştırmacıdır. 1936 yılının Kasım ayında Türkiye’de bir kaç hafta geçirmiştir. Burada kendisine yardımcı olan uzmanların ve özellikle de Adnan Saygun’un (1907-1991) yardımıyla, Güney Anadolu’daki Osmaniye’de ve çevredeki köylerde Türk müziğinin değişik motiflerini derlemiş ve kayıt altına almıştır. Bu koleksiyon bugün artık paha biçilmez bir Türk kültür hazinesidir. Osmaniye’de kurulan müze Béla Bartók’un hayatını, sanatını ve onun Türk müzik hayatındaki önemini vurgulamak için açılmıştır. Şehirdeki Cebeli Bereket Kültür Merkezi’nde hazırlanan sergi, Macar Ulusal Müzesi ve Macar Bilimler Akademisi Müzik Bilimleri Enstitüsü Bartók Arşivinin girişimlerinin ve çabalarının sonucudur. Bu çok özel Béla Bartók Anı Evi 2010 yılında açılmıştır ve Macar kültürünün Anadolu’daki çok önemli bir noktasıdır.

Atatürkün isteğiyle yapılan bu kültür devrimi ( kurultayı ) bazılarının dediği gibi sadece bir müzik derlemesi değildir. Bu kurultayda :

--- Pek çok şiir derlenmiş plaklara kaydedilmiştir.

--- Pek çok müzik, türkü derlenmiş, balmumu silindirlere alınmış , ayrıca notaya alınmıştır.

2

--- Bir çok tekerleme kaydedilmiştir.

--- Küfürlerimiz , notasıyla, melodisiyle kayda alınmıştır.

--- O zamanki insanların ev teknikleri, ocak ateş ısınma durumları kaydedilmiştir.

--- O zaman ki insanların giyim kuşam ve giysileri belgelenmiştir.

--- Ramazan adetleri , gelenekleri işlenmiştir.

--- O zaman ki ulaşım araçları ( at arabası vb. ) kayda , görüntüye alınmıştır.

--- Bölge halkının o zaman ki kullandığı müzik aletleri özellikle anlatılmış ve kayda alınmıştır.

--- O zaman oynanan halay , halk dansları anlatılmış ve kayda alınmıştır.

--- Kadın erkek ilişkileri , çocukların toplumda ki yeri işlenmiştir.

--- Müzik aleti çalanların hem çalıp hem dans ettikleri işlenmiştir.

vb. vb. Görüldüğü gibi pek çok anlayış işlenmiştir.

Bela Barto bu kurultayda ki anılarında şöyle söz eder :

'Pek memnun olmuşa benzemiyorsunuz...'' ''Memnun değiliz..'' dedim, ''kimse bize türkü söylemek istemiyor burada.'' ''Üzülmeyin," dedi, ''bizim köyün halkını iyi tanırım, türkü söyleyecek bir kaçını bulurum size.'' Sözünün eri bir adammış. Yetecek kadar sayıda köylüyü okul binasında topladı, halk oyunları da oynansın diye komşu köyden iki çalgıcı bile çağırmıştı. (Daha sonra öğrendik ki, kendisi eski bir parlamento üyesiymiş.) Ama ne oyundu o öyle! Musikisi ise sersemleticiydi. Çalgıcılardan biri obuaya benzer bir çalgı olan zurnayı, öbürü önüne bağlanan davulu (bas davul) çalıyordu. Davulcu davula tahta bir tokmakla öyle korkunç bir güçle vuruyordu ki, o sırada doğrusu ya o koca davulun ya da kulak zarımın patlayacağını sandım. Davula her vuruşunda, oracıkta bulunan üç gaz lambasının titrek alevleri bile parlıyordu. Oyuna gelince! Dört erkek oynuyordu, daha doğrusu biri tek başına oynuyor, ötekiler el ele tutuşmuş olarak, ağır ölçülü hareketlerle ona eşlik ediyorlardı. Ama garip olan, iki çalgıcının da birkaç adım ve el kol hareketi ile zaman zaman oyuna katılmasıydı. Gel gelelim kısa bir süre sonra musıki ve oyun ansızın durdu, ve üç oyuncudan biri adeta patlarcasına bir türküye başladı. Yüzünde öyle dalgın, hülyalı bir ifade vardı ki, o yüzü anlatacak kelime bulamıyorum. Türküye çok tiz bir tenor sesle başladı, türkünün sonunda ise yavaş yavaş daha doğal bir perdeye indi.
Yedi sekiz dize kadar türkü söyledikten sonra, çalgıcılar başka çeşit bir halk oyunu musıkisine uygun olarak yeniden ahenk tuttular. Daha sonra da bunu, daha önce olduğu gibi bir sözlü solo izledi. Basit, ilkel fonografımdan basbayağı utandım, çünkü en iyi gramofonlar bile böyle bir sahneyi canlandırmakta aciz kalırdı. Sesli film kamerası kullanmak gerekirdi. O büyüleyici sahnenin ahengini bozan küçük bir şey vardı ki o da, orada toplananlardan hiçbirinin köylü kıyafetinde olmamasıydı. Hepsi de en eski püskü en basmakalıp cinsinden Avrupa örneği elbiseler giymişti. Transilvanya'da Balkanlar'da genellikle hala köylü elbiseleri giyilirken, bu fabrika işi zevksiz elbiselerin hangi akıl almaz yolla göçebe Yürükler'e ulaştığını hayal edebilmek kolay değil.

Not : Bu kültür kurulyaında ; Bela Bartok'un sözünü ettiği oyunu oynayan ve söz edilen türküleri söyleyen Çardak'lı Cengiz Ali lakaplı Ali Biçer'le sonra ki yıllarda konuştuk , söylediklerini kayda aldık. Ali Biçer ' in o kurultayda söylediği türkü , bölgenin onur kaynağı Karacoğlana aitti :

' Ala gözlü benli dilber

Halımdan habarın varmı

3

Seni bana vermiyorlar

Zulümden haberin varmı

Ala gözlü benli dilber

Koyma beni el yerine

Altın kemerin olayım

Dola beni bellerine '

Ali Biçer'in söylediği diğer bir türküde , tamamen bölgeye ait olan ve herkesin söylediği türküydü:

' Ceren çıkmış pencerenin başına

Güneş vurmuş kemerinin kaşına

Yeni girmiş on üç on beş yaşına

Cereni cereni tozaklı ceren

Aklımı başımdan aldı bu Ceren '

(Anadolu Halk Bilim Kültür Akademsinin bu konuda yaptığı 2. şiir – müzik kültür kurultayı belgeleri. )

Elinizde ki bu dergiyi çıkaran ve bu makaleyi hazırlayan Anadolu Halk Bilim Kültür Akademisi 2004 yılında ; söz edilen Kültür Kurultayının devamını 68 yıl sonra , 2. şiir – müzik , kültür kurultayı adıyla aynı Çardak köyünde üç gün süren bir çalıştayla tekrarlamıştır.

Bu amaçla Çardakda ki kurultaya, Ataol Behramoğlu, Prof. Dr. Afşar Timuçin, Prof Yalçın Remzi Yüreğir, doc. Dr. Çetin Veysal , heykeltaş Ahmet Kamacı, eğitimci Ali Yılmaz, Ressam Niyaszi Argavan gibi onlarca bilim insanı ve yörede ki yerel halk bilgelerini ( İspir onbaşı, Osman İper ) i de çağırarak ve tabi o anda ki Osmanniye valisi İsa Küçük beyefendininde katılmasıyla görkemli bir kültür kurultayı yapılmıştır.

Başta belirtiğimiz gibi ülkemiz için böylesine anlamlı bir kültür kurultayının , kültür devrimi başlangıcının Doğu Çukurovada , Osmaniyede yapılmasının nedeni bu bölge ve insanlarının özgün koşulları ve kişilikleri gereği bozulmamış olmasıydı. Zaten Karacoğlanın , Dadaloğlunun , Yaşar Kemal in, Orhan Kemalin , Ali Püsküllüoğlunun , Arif Keskinerin vb güzel ve anlamlı kimselerin bu bölgeden çıkmasının nedeni bize bu kurultayın bu bölgede yapılmasının çok isabetli olduğunu gösteriyor.

Not : Bu kültür kurultayının Çardak’ta yapılmasında sadece Çardaklı kültür kaynakları değil , Osmaniyenin Ali Bekirli mahallesinde ki Ali Bekiroğlu Bekir Ağa, Kadirlinin Avluk köyü kültür taşıyıcıları, Düziçinden Kır İsmail, Yine Osmaniyenin Tüysüz köyü, Cevdediye köyü vb. İnsanlarının bu kurultayda pek çok hizmet yaptığıdır.

Halk Bilim Akademimizin bu konuda ki yaptığı bu makale bu çok anlamlı kültür devrimi ve kurultayının sadece ana hatlarıdır. Geniş bilgi ve dökümanlerı Akademimizin merkezinden ve arşivinden temin edilebilinir.

4

1936 yılında Osmaniye'ye kültür kurultayına gelenler yeni otomobillerle gelmesine karşın , çevre köylere yerli böyle at arabalarıyla gidiyorlardı. Arabada ki siyah fötr şapkalı Macar halk bilimci Bela Barto. Ortada ki fötr şapkalı ünlü müzik insanı Adnan Saygun.

Bu resimde görülen ak saçlı ve sakallı , Kurultaya önemli bilgiler veren Osmaniyeden Alibekiroğlu Bekir Ağa

Bartok Tüysüz 2. Res

Bu kültür kurultayı zamanında Bela Bartok ve arkadaşları Osmaniye / Tüysüz köyünde bir göçebe çadırında bir yaşlı kocadan bilgiler alıyor.

Kaynak : 1934 yılı meclis arşivleri

Soner Yalçın . 14 .11.2011 Oda tv

Tezakir . Ahmet Cevdet Paşa

Maruzat . Ahmet Cevdet Paşa

Panel bildirileri. Pavel yayıncılık.

Anadoludan Türk Halk Musikisi, Bela Bartok. Pavel yayıncılık.

Esi film şirketi ( Sezgin Türk ) nin bu konuda yaptığı belgesel film.( TRT )

2004 yılı 2. şiir – müzik- kültür kurultayı arşivi.

Halk bilim Akademisi – Osmaniye ---arşivleri

İbrahim Çenet

( Halk Bilim Akademisi , kurucu ve başkanı )

Bela Bartok , Tüysüz ( Türkmen ) köyünde bir yörük çadırı önünde